Salesforce Tableau’yu Neden Satın Aldı?

by mumtaz

Bu Bir Lumost Podcast bölümüdür. Lumost Podcast’e Spotify PodcastGoogle Podcast ya da dinlediğiniz podcast platformundan ulaşabilirsiniz. Cloud computing şirketlerinin gerçekleştirebileceklerinden daha az söz verip, sonrasında bu beklentiyi fazlasıyla aşmak gibi bir alışkanlıkları var. Salesforce bu anlamda başı çeken şirketlerden biri. Salesforce’un kurulduğu günden bugüne geçen 20 yılda her zaman büyüme ve pazar payını, karlılığın önüne koyduğunu görüyoruz. Bu anlamda Amazon’a benzetebileceğimiz şirketin, aatın almalar konusundaki başarısı ise tartışılmaz görünüyor. Şimdiye kadar 64 şirket satın alması yapan Salesforce’un belki de en çok eleştiri aldığı  satın alması Tableau. Lumost’un 17. bölümünde Salesforce’un neden Tableau’yu satın aldığını anlamaya çalışıyoruz.

Salesforce en basit tanımıyla, pazarlamadan, satışa, müşteri hizmetlerinden, iş analizine tüm müşteri bilgilerini tek bir entegre platformda bir araya getiren cloud tabanlı bir CRM çözümü. 1999 yılında San Francisco’da kurulan Salesforce, işletmeler için en büyük yazılım ürünleri sağlayıcılarından biri. Özünde müşteri ilişkileri yönetimi yazılımı olmasına rağmen, işletmelerin dijital dönüşüme harcadıkları rakamlar arttıkça, Salesforce da portföyüne sürekli yeni ürünler ekledi.

Cloud Computing 101

Salesforce’u anlatmaya başlamadan önce cloud computing ile ilgili bilgilerimizi biraz tazeleyelim. Cloud Computing, sunucu, depolama, veritabanı, ağ, yazılım, makine zekası gibi bilgi işlem hizmetlerinin internet üzerinden sağlanması anlamına geliyor. Sadece kullanılan hizmetler için ödeme yapılması, işletim maliyetlerinizi düşürürken, altyapıyı daha verimli bir şekilde çalıştırabilmeyi ve değişen yoğunluğa göre ölçeklendirme yapabilmeyi mümkün kılıyor.

Tıpkı atmosferin farklı katmanları gibi, cloud computing’de de farklı katmanlar var. Cloud computing hizmetleri Infrastructure as a Service (IaaS), Platform as s Service(PaaS) ve Software as a Service (SaaS) olarak 3 ana katmanda toplanabilir. Bazı şirketler sadece bir katmanda hizmet sunarken, büyük şirketler genellikle iki veya üç katmanda birden servis hizmet sağlıyor.

Infrastructure as a Service cloud computing hizmetlerinin en temeli ve donanım katmanına en yakın olanı. Bu serviste, bir cloud sağlayıcısından kullandıkça öde esasına dayalı olarak sunucu, sanal makine, depolama, ağ, işletim sistemi gibi bilgi teknolojileri altyapıları kiralamanız mümkün oluyor. Önemli Infrastructure as a Service şirketleri arasında Amazon, Microsoft, Google, IBM ve VMware sayılabilir.

Platform as a Service yazılım uygulamaları geliştirmek, test etmek, teslim etmek ve yönetmek üzere isteğe bağlı bir ortam sağlayan cloud computing hizmeti olarak tanımlanabilir. PaaS donanım ve işletim sistemleri yönetimi ihtiyacımızı ortadan kaldırıyor. Platform as a Service, Infrastructure as a Service’in üzerine inşa ediliyor ve az önce bahsettiğim IaaS sağlayıcılarının birçoğu PaaS olarak da çalışıyorlar.

Software as a Service (SaaS), yazılım uygulamalarını internet üzerinden isteğe bağlı olarak ve genellikle bir abonelik aracılığıyla dağıtma yöntemi. Kullanıcılar uygulamalara genelde bir web tarayıcısı ile internet üzerinden bağlanıyorlar. Hikaye donanımla başlıyor, sonrasında üzerine işletim sistemi geliyor ve son aşamada yazılımla tamamlanıyor. Çoğu zaman son kullanıcılar için en görünür katman burası. İş verimliliğini arttırmak için kullandığımız Microsoft Office 365 ve Salesforce en bilinen örnekleri.

Cloud Computing Market Analizi

Cloud Computing şirketleri çok kısa bir zamanda etkileyici büyüme rakamlarına ulaşarak teknolojik ilerlemenin arkasındaki itici güç haline geldiler. Gartner’a göre Dünya genelinde Cloud Computing harcamalarının 2020 yılında 266 milyar dolar civarında olması bekleniyor. Bu rakam bir önceki yıla göre yaklaşık %17’lik büyüme anlamına geliyor. Software as a Service (SaaS), abonelik tabanlı yazılım tarafında beklenen büyüme sebebiyle, 2020 yılında 116 milyar dolara çıkarak en büyük pazar segmenti olmaya devam edecek. Infrastructure as a Service (IaaS) piyasası giderek olgunlaşırken gelirlerin artış hızının da görece yavaşladığını söyleyebiliriz. Gartner 2020 yılında, Infrastructure as a Service (IaaS) gelirleri 50 milyar $’a ulaşak, ikinci büyük pazar segmenti olacağını öngörüyor. Yavaşlamaya rağmen, Infrastructure as a Service (IaaS) tüm pazar segmentleri arasında, %24 ile en yüksek büyüme oranına sahip. Bu büyümenin temelinde, geleneksel veri merkezleri tarafından karşılanamayacak kadar yüksek işlem gücü talep eden modern uygulamaların artması yatıyor. Son olarak Platform as a Service (PaaS) piyasasının büyüklüğüne baktığımızda da 2019 yılında 32 milyar $’lık bir gelir ürettiğini görüyoruz. Bu rakamın 2020 yılında yaklaşık %20’lik artışla 40 milyar $’a ulaşacağı tahmin ediliyor.

 

Daha önceki bölümlerde AWS ve Google Cloud ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermeye çalışmıştım. Bugünkü konuğumuz Salesforce temelde bir Software as a Service (SaaS) şirketi. Ancak geliştiricilere bir dizi araç kullanarak özel uygulamalar oluşturmasına izin verdikleri için, aynı zamanda Platform as a Service (PaaS) şirketi olduğunu da söyleyebiliriz. Dünya genelinde %17.3’lük pazar payıyla, CRM kategorisinde açık ara pazar lider.

Salesforce Finansal Analiz

Cloud computing şirketlerinin beklentileri düşük tutmak adına gerçekleştirebileceklerinden daha az söz verip, sonrasında bu beklentiyi fazlasıyla aşmak gibi bir alışkanlıkları var. Salesforce bu anlamda başı çeken şirketlerden biri. Şirket, çeyrek sonlarında rekor gelir kaydetme konusunda uzun bir geçmişe sahip. 2019 finansal sonuçlarına baktığımızda bir önceki yıla göre % 28 artışla toplam 17 milyar $ gelir ürettiğini görüyoruz. Salesforce’un gelirlerini 3 ana kalemde toplayabiliriz. Bu kalemlerden ilki satış, hizmet ve pazarlama modüllerini içeren ana CRM ürünü. Şirket gelirlerinin %70’ini bu kalemden elde ediyor. İkinci kalem ise son yıllarda yaptığı satın almalarla büyüttüğü, Tableau, Trailhead, Einstein AI, Lightning, IoT, Heroku, Analytics ve AppExchange gibi ürünler barındıran platform tarafı. Şirketin bu bölümden elde ettiği gelir 4.5 milyar $. Bir önceki yıla göre yaklaşık %38 gelir artışı ile en büyük artış yaşanan kalem burası. Son olarak Salesforce’un proje yönetimi, eğitim, süreçlerin oluşturulması gibi profesyonel danışmanlık hizmetlerden elde ettiği gelir 1 milyar $ civarı.

 

Son 10 yılda gelirlerini istikrarlı bir şekilde artıran şirketin ortalama birleşik büyümesinin yaklaşık %26 olduğunu görüyoruz. Bu ölçekteki bir şirket için oldukça etkileyici büyüme rakamları. Salesforce’un piyasa değeri, Coronavirüs krizinin finansal piyasalarda etkisini hissettirdiği mart ayında 120 milyar dolara kadar gerilemişti. Bugün itibariyle piyasa değeri 157 milyar $’a olan şirketin gelir çarpanı ise 9,2. Bu gibi şirketler için önemli olan, fiyatın, yarattığı free cash flow’a oranı 42. Büyüme rakamlarını düşündüğümüzde bu oranlar fena görünmüyor. Salesforce’un kurulduğu günden bugüne geçen 20 yılda her zaman büyüme ve pazar payını, karlılığın önüne koyduğunu görüyoruz. Bu anlamda Amazon’a benzetebileceğimiz şirketin, Satın almalar konusundaki başarısı tartışılmaz görünüyor. Şimdiye kadar 64 şirket satın alması yapan Salesforce’un en çok eleştiri aldığı 2 satın alma var. Bunlardan ilki 2018 yılında 6.5 milyar $’a alınan Mulesoft , ikincisi ise 2019 yılında 16 milyar $’a alınan Tableau. Bu 2 satın almanın ortak özelliği, açıklandıkları gün Salesforce’un borsada yaklaşık %5 değer kaybetmesi. Peki Salesforce neden Mulesoft ve Tableau’yu satın aldı?

Salesforce Mulesoft'u neden aldı?

Önce Mulesoft ile başlayalım. Mulesoft tarafından yayınlanan Connectivity Benchmark Raporuna göre dijital dönüşümün önündeki en büyük engel, yeni uygulamaların mevcutta bulunan bilgi teknolojileri altyapısına entegrasyonu olarak görülüyor. Hatta inovasyon yöneticilerinin %84’ü, entegrasyonda yaşadıkları zorlukların dijital dönüşümü yavaşlattığını veya engellediğini düşünüyor. Yine aynı rapora göre, bir kuruluş ortalama olarak 1.000’den fazla tekil uygulama kullanıyor. İşin ilginç tarafı bu kadar uygulamasının sadece % 29’u birbirine entegre durumda. Salesforce saf bir cloud şirketi olsa da, muhtemelen müşterilerinin tamamı Salesforce kullanmaya başlamadan önce şirket içi(on-premise) yazılımlar ve sistemler kullanıyorlar. Salesforce’un ürün satışında karşılaştığı en büyük engellerden biri, müşterilerinin hali hazırda kullandığı sistemlerden cloud’a geçerken problem yaşamaktan korkmaları. Şirket içi (on-premise) bu yapılarla salesforce’un birbirine entegre olması, Salesforce’un başarılı olabilmesinin temel koşulu. İşte bu noktada API odaklı bir yaklaşım kullanan entegrasyon platformu MuleSoft, Salesforce için harika bir çözüm ortağı. 12. Bölümde Visa’nın Plaid satın almasında API tabanlı şirketler üzerine uzun uzun konuşmuştuk. API’nin iki uygulamanın aralarında haberleşmesine veya konuşmasına imkan sağlayan bir yazılım aracı olduğunu söylemiştik. Bu durumu bir restoranda elimizdeki menüden yemek siparişi vermeye benzetmiştik. Vereceğimiz siparişi mutfağa iletecek ve yemek hazır olduğunda mutfaktan getirecek garsonları API’lere benzetmiştik. API’ler yalnızca gerekli olan bilgiyi paketler halinde alır, iletir ve işlenmek üzere geri getirir. MuleSoft’un teknolojisi, API’ler kullanarak şirketlerin cloud’da ve şirket içi yazılımlarında depolanan verileri bağlamalarına yardımcı oluyor.

Mulesoft Salesforce’a yeni müşteriler kazandırmak konusunda çok büyük bir potansiyele sahip. Bugün cloud rekabetinde olan her oyuncu, üç katmanda da (IaaS, PaaS ve SaaS) mümkün olduğu kadar genişlemek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Çünkü büyük kurumsal müşterilerinin ihtiyacı ve cloud oyuncularından talebi bu yönde. Mulesoft satın almasına bu açıdan baktığımızda, Dünya’nın SaaS işinde en büyüğünün kendisini tamamlayıcı harika bir adım attığını görüyoruz. Mulesoft datanın hangi platformda ve hangi lokasyonda olduğundan bağımsız tüm verilerin yönetilmesini ve analiz edilmesini mümkün kılıyor. İlk bakışta Salesforce’u ödediği 6.5 Milyar $ için eleştirmek mümkün. Ancak şu an geldiğimiz noktada Mulesoft Salesforce’un gerçek bir problemini çözerek büyüme stratejisine harika bir katkı sağlamış gibi.

Salesforce Tableau'yu neden satın aldı?​

Aynı Mulesoft gibi veri analizi ve görselleştirme yazılımı Tableau satın alması da ödenilen yüksek bedel sebebiyle çok fazla eleştirildi. Şirketin yaklaşık 16 milyar $ bedelle satın aldığı Tableau, kendi tarihinde yaptığı en büyük satın alma. Tableau’nun aralarında Verizon, Schneider Electric, Southwest ve Netflix gibi şirketlerin de yer aldığı dünya genelinde 86 bin kurumsal müşterisi bulunuyor. Analistlerin satın almayı neden çok pahalı bulduklarını anlatmak gerekirse, Tableau 2018 yılında 1.16 milyar dolar gelir üretmişti. Yani gelir çarpanı olarak, neredeyse 14 katına alındığını görüyoruz ki bu oldukça yüksek bir bedel. Bu rakam aynı zamanda Tableau’nun o günkü piyasa değeri 10.9 milyar $’a göre yaklaşık %31 daha yüksek. Veri görselleştirme pazarının kalabalıklığını da göz önüne aldığımızda, Salesforce’un Tableau’yu bir miktar pahalı satın aldığı söylenebilir. Ama aynı Mulesoft da olduğu gibi Tableau da ödenen bu yüksek bedeli önümüzdeki yıllarda haklı çıkartabilecek bir potansiyel vadediyor. Neden böyle düşündüğümü sebepleriyle açıklamaya çalışayım.

 

Bir müşteriyle bağlantı kurmak için en uygun zamanın ne olduğunu bilmenin yarattığı farkı gören Salesforce, yapay zekaya en fazla yatırım yapan şirketlerden biri. CRM platformlarının başarısı, sahip oldukları satış verisini ne kadar iyi anlamlandırdığına bağlı. Belki de bu sebeple, Salesforce yıllardır Einstein adlı yapay zeka ve analitik platformunu desteklemek için satın almalar yapıyor. Salesforce’un bu yoldaki en önemli adımları yaklaşık 100 milyon $ ödeyerek sessiz sedasız satın aldığı BeyondCore ve 32 milyon $’a satın aldığı MetaMind. Yine 2016 yılında 2.8 Milyar $’a satın alınan Demandware ve 2018 yılında 800 milyon $’a satın alınan Datorama, Einstein’a sürekli olarak yeni özellikler kazandırdı. Ancak Salesforce’un müşterinin problemiyle ilgili bütünsel yaklaşımında veri görselleştirmesi eksik olan bir katmandı. Müşterilerin Salesforce’un sunduğu verileri analiz etmek ve görselleştirmek için başka yazılımlar kullanması, oldukça büyük bir problemdi. İşte bu noktada Tableau’nun Einstein’ı ileriye götürmek için yapılan satın alma serisinin bir parçası olduğu söylenebilir. Einstein’ın teknik açıdan sahip olduğu uzmanlık, Tableau’nun görselleştirme kabiliyetiyle birleşince ortaya harika bir kombinasyon çıkıyor. Tableau, Şirketlerin piyasa trendlerini ve müşteri tercihlerini anlayarak daha iyi karar almalarını sağlamak adına harika bir çözüm.

Tableau satın almasını önemli hale getiren ikinci bir sebep ise, Tableau’nun Seattle’da bulunan şirket merkezi. Özellikle Microsoft ve Amazon’dan yeni yetenekleri bünyesine katmak isteyen Salesforce için, Seattle’da yeni bir ofise sahip olmak göründüğünden daha değerli olabilir.

 

Satın almayı anlamlı hale getiren üçüncü bir neden ise iki markanın da müşteri portföyünü arttırma potansiyeli. Tableau’nun 86 binden fazla, Salesforce’un 150 binden fazla müşterisi bulunuyor. Müşterilerinin önemli bir kısmı ortak olsa da her ikisi için de çok büyük bir satış fırsatı var görünüyor.Tüm bunları düşündüğümüzde bugün için pahalı görünen satın alma yakın bir gelecekte Salesforce’u bir kez daha haklı çıkarabilir.

 

Yavaş yavaş toparlamak gerekirse, Salesforce M&A ie büyüme stratejisini harika uygulayan şirketlerden biri. Çok iyi şirket seçimleri yapıyor ve daha önemlisi bu şirketleri çok doğru şekilde platformuna entegre etmeyi başarıyor. Şimdiye kadar satın aldığı uygulamalarla oluşan sinerjiden ciddi bir fayda sağlamış gibi. Her geçen gün, şirketlerin dijital dönüşümü konusunda yeteneklerini artması ona çoklu fiyat teklifleri verebilmesi şansı da yaratıyor. Önümüzdeki dönemde de dünyanın en kapsamlı cloud müşteri ilişkileri çözümü sunan Salesforce’u yakından izlemeye devam edeceğiz.

İLGİLİ BÖLÜMLER